ÖZKAN SÜMER
Çocuklar Altın Kolye sayesinde kendi istekleri ile katıldıkları bir turnuvada seçilebilecek bir değer ortaya koyduklarında vasıtasız olarak Trabzonspor altyapısına katılma imkanı buldular. Bu potansiyeli altyapıların olmadığı dönemde çok iyi bir şekilde değerlendirdiğimizi düşünüyorum. Zaten oradan büyütülen futbolcular da bunu doğrulayacak nitelikte. Benim Trabzonspor’dan ayrılmama kadar bu süreç kesintisiz devam etti 7 yıl. Sonra ben Trabzon’dan ayrılıp İstanbul’a gittiğim zaman olaylar başka bir boyut kazandı. Sonrasında bu üretken tempoya bir devamlılık katamadık. Zira kulübün bu yönde bir hazırlığı yoktu. Bizim kendi çabamızla oluşturduğumuz uygulama olduğu için ayrılmamızla her şey son buldu.
Turnuva sürecinde müthiş bir heyecan oluyordu. Duvarların üzerleri falan seyircilerle dolardı. Duvarlar, evler izleyicilere imkan sağlıyordu. Bu heyecan veren faaliyete, ortaya çıkan bu enerjiye iştirak etti.
Bu turnuvanın kulübe hiçbir maddi yükü olmadı. Bilhassa kuyumcular bu yönde çok iyi bir katkı yaptı. Kolyenin dizaynını biz verdik, onlar diğer ihtiyaçları karşıladılar. Zinciri de altındır, kolyesi de.
Oradan bir kısım lider insanlar çıktı ve takım kurdular. Takımları iyi yönetmek konusunda da çok güzel örnekler oluşturdular. O çocukları şiddete alıştırmadan böyle bir sonuç üretme doğrultusunda baskılamak değil tam tersine sportif anlamda çok dengeli bir faaliyet ortaya koymaları yönünde yönlendirici oldular, katkı yaptılar.
Bugünlerde düzenlenecek bir Altın Kolye Turnuvası güzel bir nostalji olur. O dönem bu turnuva aynı zamanda bir ihtiyaca hizmet etmiştir. Bugün bu yönde bir ihtiyaç görünmüyor. Amatör kulüpler ve özel okullar altyapı eğitimi veriyorlar. Ama dediğim gibi yeniden organize edilmesi o günleri anma adına güzel bir etkinlik olabilir.
Çocuklar Altın Kolye sayesinde kendi istekleri ile katıldıkları bir turnuvada seçilebilecek bir değer ortaya koyduklarında vasıtasız olarak Trabzonspor altyapısına katılma imkanı buldular. Bu potansiyeli altyapıların olmadığı dönemde çok iyi bir şekilde değerlendirdiğimizi düşünüyorum. Zaten oradan büyütülen futbolcular da bunu doğrulayacak nitelikte. Benim Trabzonspor’dan ayrılmama kadar bu süreç kesintisiz devam etti 7 yıl. Sonra ben Trabzon’dan ayrılıp İstanbul’a gittiğim zaman olaylar başka bir boyut kazandı. Sonrasında bu üretken tempoya bir devamlılık katamadık. Zira kulübün bu yönde bir hazırlığı yoktu. Bizim kendi çabamızla oluşturduğumuz uygulama olduğu için ayrılmamızla her şey son buldu.
Turnuva sürecinde müthiş bir heyecan oluyordu. Duvarların üzerleri falan seyircilerle dolardı. Duvarlar, evler izleyicilere imkan sağlıyordu. Bu heyecan veren faaliyete, ortaya çıkan bu enerjiye iştirak etti.
Bu turnuvanın kulübe hiçbir maddi yükü olmadı. Bilhassa kuyumcular bu yönde çok iyi bir katkı yaptı. Kolyenin dizaynını biz verdik, onlar diğer ihtiyaçları karşıladılar. Zinciri de altındır, kolyesi de.
Oradan bir kısım lider insanlar çıktı ve takım kurdular. Takımları iyi yönetmek konusunda da çok güzel örnekler oluşturdular. O çocukları şiddete alıştırmadan böyle bir sonuç üretme doğrultusunda baskılamak değil tam tersine sportif anlamda çok dengeli bir faaliyet ortaya koymaları yönünde yönlendirici oldular, katkı yaptılar.
Bugünlerde düzenlenecek bir Altın Kolye Turnuvası güzel bir nostalji olur. O dönem bu turnuva aynı zamanda bir ihtiyaca hizmet etmiştir. Bugün bu yönde bir ihtiyaç görünmüyor. Amatör kulüpler ve özel okullar altyapı eğitimi veriyorlar. Ama dediğim gibi yeniden organize edilmesi o günleri anma adına güzel bir etkinlik olabilir.