SADİ TEKELİOĞLU
Biz daha antrenörlüğe falan başlamadan Özkan hoca (Sümer) altyapı sorumlusuydu. Biz de futbolcuyduk. Özkan hoca Altın Kolye Turnuvası’nı ilk kez organize etmişti. Kulübe yakın yerde oturan mahalleli olarak, hem de oranın futbolcusu olarak biz de bir takım kurarak turnuvaya çıkarmıştım. Turnuvaya belli başlı mahallelerden katılan takımlar oldu. En güzel tarafı şuydu; katılımların isimli futbol kulüplerinin dışında mahalle takımı olarak gerçekleşmesiydi. Yeni Cuma, Otogarspor, Korsanspor… Çömlekçi de meşhur bir takımdı. Halil Doğan’ın takımı gibi takımlarla başladı bu turnuva. Çok da güzel oldu. İlkinde az takım vardı. Duyuramamıştık. Ondan sonra bu işi hepten sahiplenmeye başladık. Daha sonra antrenörlüğe başlayınca da turnuvaları devam ettirdik. Devam ettiğimiz süreçte de kaynaşma açısından çok güzel toplantılar gerçekleştirdik. Ziya Bey sahası inanılmaz bir semt olduğu için herkes oraya yığılıyordu. Maçlar dört gözle bekleniyordu. Yuvarlak bir altın daire içerisine TS amblemi koyarak adına “Altın Kolye Turnuvası” dedik. Kazananlara verilen çok önemli bir hediyeydi
TURNUVADAN SONRA DENİZ
Trabzonspor’da oynayan bir oyuncu, İdmanocağı’nda oynayan bir oyuncu ile, Erdoğdu mahallesinde lisanssız olan bir gençle okuldan arkadaş olurlardı. Ya da bir yerde tanışmış oluyorlardı ve onlar bir takım kuruyorlardı kendi aralarında. Bir de antrenör getiriyorlardı. Mahallenin büyükleri onları sahiplenirdi ve o mahallenin büyükleriyle beraber turnuvaya katılırlardı. O turnuvadan sonra da hep beraber denize giderlerdi. Turnuva farklı mahallelerden çocukların birleştiği tek nokta oluyordu. Arafil Boyu’ndan, Ganita’dan, Yenicuma’dan gelen gençler aynı takımda oynayabiliyordu. İnanılmaz da bir arkadaşlık kuruyorlardı. Herkesin birbirini tanıma dönemi o zamandan başlıyordu.
SOSYAL YAŞAMA KATKI
Bu turnuvanın Trabzon sporunun sosyalleşmesine büyük faydaları oldu. Lisanssız gelen oyuncular zamanla lisanslı oldular. Dolu dolu bir 15 gün geçiyordu Ziya Bey Sahası’nda. Orası başka bir dünyaydı. Trabzonspor Kulübü bahçesinde turnuva yapıyorduk neticede. Atmosferini soluyordu herkes.
Şimdi Mehmet Ali Yılmaz’ın merkezde olduğunu düşün veya bizim şimdi yeni turnuvayı Akyazı’da stadın yanında bir yerde yapmış olduğumuzu düşünün. Yoğun duyguları beraberinde getiriyordu turnuvanın Trabzonspor’un bahçesinde yapılması. Trabzonspor Kulübü yöneticileri de izlerdi turnuvayı. Yer olmazdı.
YETENEKLERİN TESPİTİ
Turnuva tek başına sosyalleşme değil, yetenekli futbolcuların öne çıkabilmesi için de önemli bir zemin oluşturuyordu. O turnuvada kendini gösterme şansı bulan bir çok oyuncu olmuştur. Ziya Bey sahasının şehrin orta yerinde olmasının da büyük avantajı vardı. Herkes kolayca gidip gelebiliyordu. O Turnuvalarda oynayan çok önemli çocuklar vardı. Talebe denenler şimdi teknik direktörlük yapıyor. Mesela İhsan Derelioğlu’nun bir takımı vardı. Öbür tarafta aynı takımın iki kalecisi Alper Boğuşlu bir takıma gitmişti. Cemil Ümit vardı o başka bir takıma gitmişti. Aynı takımın oyuncuları mahalle turnuvalarında birbirlerinin karşılarına rakip olarak çıkmışlardı. Bu çok güzel bir duygu ve o günleri yaşayanların bugün aynı turnuvayı sahiplenmesi bizi çok daha gururlandırıyor. Tekrar bugünleri hatırlamak ülke çapında önemli bir konuma gelmiş Bizim Neslin Uşakları diye anılan arkadaş ve kardeşlerimizin o dönemki sporcularımızın, o günleri hatırlayıp bunu tekrar yaşatması çok önemli. İstanbul’da yaşayıp Trabzon’u tekrar yaşamaları, Trabzonspor’u yaşamaları bizim için hepsinden önemli.
İNŞAAT KÜLTÜRÜ
TURNUVAYI BİTİRDİ
Daha sonra Ziya Bey sahası bugün halen yerinde duran binanın inşaatına teslim edilince turnuvanın da sonu oldu. Bunda Özkan Hoca’nın profesyonel futbol yaşamına devam etmesi de etkili oldu. Bugün geldiğimiz noktada o gün o havayı soluyanların bu turnuvayı yeniden hayata geçirmelerini önemsiyorum. O sahada idman yapmanın zevkini tadanların bugün elini taşın altına koymaları alkışlanmalıdır. Umarım bu turnuva her yıl organize edilir. Hem şehrin sosyalleşmesi hem de yeni bir nostalji oluşturması adına futbol kenti Trabzon’a yakışacaktır. Ziya Bey sahası tadını belki bulamayacağız ama yine de güzel olacak.
O günkü şartları da, forma üstünü de, parasız Trabzonspor’u da özlemeye devam edeceğiz elbette... Bu vesileyle belki biraz o günkü idareciliği, kulüp yönetim şekillerini, Rıfat Dedeoğlu’nu, kulübün bahçesini, istikbali için oraya gelip saatlerce oynayan gençleri hatırlamış olacağız.
ANI
Turnuva zamanları henüz çocukluk dönemlerimiz. Köfte ekmek satıyorduk. Su satıyorduk…
Bu kadar insan gidip geliyor, bunu maddi kazanca dönüştürelim istedik. Gökhan Ersoy vardı. Doktor Turgut Ersoy’un oğlu. Bir gün kömürü yakıyor, köfte satacağız. Kömüre üflerken yüzü gözü kapkara oldu. “Oğlum sen bırak. Doktor oğlusun, baban görürse seni evlatlıktan reddeder, bizi de şikayet eder. Ne bu halin” dedim. Gülüşmüştük. Gökhan Ersoy da o turnuvalarda oynamıştır zamanında.
Biz daha antrenörlüğe falan başlamadan Özkan hoca (Sümer) altyapı sorumlusuydu. Biz de futbolcuyduk. Özkan hoca Altın Kolye Turnuvası’nı ilk kez organize etmişti. Kulübe yakın yerde oturan mahalleli olarak, hem de oranın futbolcusu olarak biz de bir takım kurarak turnuvaya çıkarmıştım. Turnuvaya belli başlı mahallelerden katılan takımlar oldu. En güzel tarafı şuydu; katılımların isimli futbol kulüplerinin dışında mahalle takımı olarak gerçekleşmesiydi. Yeni Cuma, Otogarspor, Korsanspor… Çömlekçi de meşhur bir takımdı. Halil Doğan’ın takımı gibi takımlarla başladı bu turnuva. Çok da güzel oldu. İlkinde az takım vardı. Duyuramamıştık. Ondan sonra bu işi hepten sahiplenmeye başladık. Daha sonra antrenörlüğe başlayınca da turnuvaları devam ettirdik. Devam ettiğimiz süreçte de kaynaşma açısından çok güzel toplantılar gerçekleştirdik. Ziya Bey sahası inanılmaz bir semt olduğu için herkes oraya yığılıyordu. Maçlar dört gözle bekleniyordu. Yuvarlak bir altın daire içerisine TS amblemi koyarak adına “Altın Kolye Turnuvası” dedik. Kazananlara verilen çok önemli bir hediyeydi
TURNUVADAN SONRA DENİZ
Trabzonspor’da oynayan bir oyuncu, İdmanocağı’nda oynayan bir oyuncu ile, Erdoğdu mahallesinde lisanssız olan bir gençle okuldan arkadaş olurlardı. Ya da bir yerde tanışmış oluyorlardı ve onlar bir takım kuruyorlardı kendi aralarında. Bir de antrenör getiriyorlardı. Mahallenin büyükleri onları sahiplenirdi ve o mahallenin büyükleriyle beraber turnuvaya katılırlardı. O turnuvadan sonra da hep beraber denize giderlerdi. Turnuva farklı mahallelerden çocukların birleştiği tek nokta oluyordu. Arafil Boyu’ndan, Ganita’dan, Yenicuma’dan gelen gençler aynı takımda oynayabiliyordu. İnanılmaz da bir arkadaşlık kuruyorlardı. Herkesin birbirini tanıma dönemi o zamandan başlıyordu.
SOSYAL YAŞAMA KATKI
Bu turnuvanın Trabzon sporunun sosyalleşmesine büyük faydaları oldu. Lisanssız gelen oyuncular zamanla lisanslı oldular. Dolu dolu bir 15 gün geçiyordu Ziya Bey Sahası’nda. Orası başka bir dünyaydı. Trabzonspor Kulübü bahçesinde turnuva yapıyorduk neticede. Atmosferini soluyordu herkes.
Şimdi Mehmet Ali Yılmaz’ın merkezde olduğunu düşün veya bizim şimdi yeni turnuvayı Akyazı’da stadın yanında bir yerde yapmış olduğumuzu düşünün. Yoğun duyguları beraberinde getiriyordu turnuvanın Trabzonspor’un bahçesinde yapılması. Trabzonspor Kulübü yöneticileri de izlerdi turnuvayı. Yer olmazdı.
YETENEKLERİN TESPİTİ
Turnuva tek başına sosyalleşme değil, yetenekli futbolcuların öne çıkabilmesi için de önemli bir zemin oluşturuyordu. O turnuvada kendini gösterme şansı bulan bir çok oyuncu olmuştur. Ziya Bey sahasının şehrin orta yerinde olmasının da büyük avantajı vardı. Herkes kolayca gidip gelebiliyordu. O Turnuvalarda oynayan çok önemli çocuklar vardı. Talebe denenler şimdi teknik direktörlük yapıyor. Mesela İhsan Derelioğlu’nun bir takımı vardı. Öbür tarafta aynı takımın iki kalecisi Alper Boğuşlu bir takıma gitmişti. Cemil Ümit vardı o başka bir takıma gitmişti. Aynı takımın oyuncuları mahalle turnuvalarında birbirlerinin karşılarına rakip olarak çıkmışlardı. Bu çok güzel bir duygu ve o günleri yaşayanların bugün aynı turnuvayı sahiplenmesi bizi çok daha gururlandırıyor. Tekrar bugünleri hatırlamak ülke çapında önemli bir konuma gelmiş Bizim Neslin Uşakları diye anılan arkadaş ve kardeşlerimizin o dönemki sporcularımızın, o günleri hatırlayıp bunu tekrar yaşatması çok önemli. İstanbul’da yaşayıp Trabzon’u tekrar yaşamaları, Trabzonspor’u yaşamaları bizim için hepsinden önemli.
İNŞAAT KÜLTÜRÜ
TURNUVAYI BİTİRDİ
Daha sonra Ziya Bey sahası bugün halen yerinde duran binanın inşaatına teslim edilince turnuvanın da sonu oldu. Bunda Özkan Hoca’nın profesyonel futbol yaşamına devam etmesi de etkili oldu. Bugün geldiğimiz noktada o gün o havayı soluyanların bu turnuvayı yeniden hayata geçirmelerini önemsiyorum. O sahada idman yapmanın zevkini tadanların bugün elini taşın altına koymaları alkışlanmalıdır. Umarım bu turnuva her yıl organize edilir. Hem şehrin sosyalleşmesi hem de yeni bir nostalji oluşturması adına futbol kenti Trabzon’a yakışacaktır. Ziya Bey sahası tadını belki bulamayacağız ama yine de güzel olacak.
O günkü şartları da, forma üstünü de, parasız Trabzonspor’u da özlemeye devam edeceğiz elbette... Bu vesileyle belki biraz o günkü idareciliği, kulüp yönetim şekillerini, Rıfat Dedeoğlu’nu, kulübün bahçesini, istikbali için oraya gelip saatlerce oynayan gençleri hatırlamış olacağız.
ANI
Turnuva zamanları henüz çocukluk dönemlerimiz. Köfte ekmek satıyorduk. Su satıyorduk…
Bu kadar insan gidip geliyor, bunu maddi kazanca dönüştürelim istedik. Gökhan Ersoy vardı. Doktor Turgut Ersoy’un oğlu. Bir gün kömürü yakıyor, köfte satacağız. Kömüre üflerken yüzü gözü kapkara oldu. “Oğlum sen bırak. Doktor oğlusun, baban görürse seni evlatlıktan reddeder, bizi de şikayet eder. Ne bu halin” dedim. Gülüşmüştük. Gökhan Ersoy da o turnuvalarda oynamıştır zamanında.